GÖSTERİŞİN GÖLGESİNDE KALAN İBADET: Yapılan İyilikler Bile Reklam Gibi Paylaşılıyor
Unutmayalım: Görünür iyilik değil, gönülden yapılan iyilik değerlidir. İhlasla yapılan bir kuru ekmek yardımı, bin kişiye reklamla dağıtılan koliden daha kıymetlidir.
Günümüz dünyasında insanlar iyilik yaparken bile kendini göstermek, alkışlanmak ve takdir edilmek istiyor. Sosyal medyada bir çocuğa ayakkabı alanı, bir yaşlıya erzak verenin görüntüsü düşmeden o iyilik eksik sayılıyor sanki. Oysa İslam, iyiliği sadece Allah için yapmayı emreder. Riya ile yapılan iyiliğin ise Allah katında bir kıymeti yoktur.
Peygamber Efendimiz (s.a.v) şöyle buyuruyor: “Kıyamet gününde ilk sorguya çekileceklerden biri, yaptığı iyilikleri insanların beğenisi için yapan kişidir.” (Müslim). Ne büyük uyarıdır bu! İyilik, şov değil; ibadet niyetidir. Sadaka, Allah rızası için verilir. Eğer karşılığında beğeni, takdir veya ün aranıyorsa o, sadaka değil; bir alışveriştir.
Kur’an-ı Kerim’de Yüce Allah şöyle buyurur: “Yaptığınız iyilikleri başa kakarak ve inciterek boşa çıkarmayın.” (Bakara, 264). İyiliği hem göstere göstere yapıp hem de karşısındakini mahcup eden bir kalbin, nefsini doyurduğu doğrudur ama Rabbini memnun ettiği şüphelidir.
İslam bize “sağ elin verdiğini sol el bilmesin” anlayışını öğretir. Bu sadece bir gizlilik değil, aynı zamanda bir samimiyet testidir. Kimin için yapıyoruz iyiliği? Allah için mi, insanlar için mi? İşte bu sorunun cevabı, amelimizin değerini belirliyor.
Yoksula yardım edenin, yetimin başını okşayanın, mazluma sahip çıkanın görüntüsünü değil; kalbini görmek ister Rabbimiz. Çünkü O gizliyi de bilir, açığı da… Bizler ise son zamanlarda iyilik yapmayı değil, iyilik yaptığımızı göstermeyi seviyoruz. Hâlbuki sadaka, gizli verildiğinde kulun Allah'a en yakın olduğu andır.
Unutmayalım: Görünür iyilik değil, gönülden yapılan iyilik değerlidir. İhlasla yapılan bir kuru ekmek yardımı, bin kişiye reklamla dağıtılan koliden daha kıymetlidir.